Ukala Sohbet, Karabük Sohbet, Karabük resimleri, Karabük Tarihi, Sohbet Etmek İstiyorum, Sohbet, Chat, Sohbet Odaları, Odası, Kanallar, Muhabbet.
Karabük Sohbet:
Karabük resimleri:
Karabük Tarihi:
Karabük deyince akla ilk gelen, Demir-Çelik Fabrikası ve Bahaddin Gazi’dir. Bilindiği gibi Karabük bir köy ve köy adı iken 3 Nisan 1937 tarihinde temelleri atılan Demir-Çelik Fabrikası ile her geçen gün büyüyen ve gelişen kent’in ve İl’in adı olmuştur. Cumhuriyet’in bir ürünü ve gerçekleşen bir hayali olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası, o günden bugüne sanayinin, bölgenin ve memleketin can damarı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Pek tabii olarak Karabük adı hem de Karabük köyü 1071 Malazgirt savaşı sonrası yöreye gelen Müslüman Türklerin bir ürünüdür. Karabük’ün tarihi söz konusu olduğunda genelde hep Demir-Çelik Fabrikasının kurulduğu 1937 yılından berisi akla gelmiştir. Bu tarihten önce bir köy olan Karabük’ün, bu günkü il coğrafi alanı kapsamında geçmişi ve tarihi eserleri hakkında etraflı bir çalışma olmamıştır. Bu konuda yapılan bazı çalışmalarda ise Safranbolu, Eskipazar, Ovacık ve Eflâni’deki tarihi yer ve eserlerden yola çıkılarak Karabük tarihini ele alan bir metot görülmektedir. Çevre il ve ilçelere nazaran Karabük merkez coğrafyasının tarih sahnesindeki yeri ihtiyatla karşılanabilir. Ancak Karabük merkeze bağlı köy ve yerleşimlerin yer aldığı coğrafyada bulunan tarihi eserler, höyük ve tümülüsüler, kaya mezarları, kale ve kutsal yapılar dikkate alındığında Karabük merkez yöresinin tarihinin eskiye dayandığını görmek mümkündür. ESKİ ÇAĞLARDA KARABÜK YÖRESİ Yazının icadı ve kullanımı ile başlayan devirlere, Tarihsel Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlardenildiği gibi, yazısız kültür devri de denilmektedir. İlkyazı Mısır’da ve Mezopotamya’da Sümerler tarafından milattan önce 3000 yılının başlarında kullanılmakta iken (5000 yıl önce) Anadolu’da ise önce 2000 yılının başlarında,1000 yıllık gecikme ile hayata geçmiştir. Eski milletlere ve medeniyetlere ait bilgilerin çoğu, yazılı tabletlere, kitabelere, arkeolojik bulgulara ve diğer verilere dayanmaktadır. Tarihçiler, tarih öncesi uygarlıkları Taş çağı, Bakır Çağı, Tunç Çağı ve Demir Çağı diye dört bölümde incelerler. M.Ö. 600.000 ile 5500 yılları arası tarihlenen Taş Çağı; Eski Taş Çağı, Orta Taş Çağı, Yeni Taş Çağı diye üç’e ayrılır. Anadolu’da, bu çağlara ait araştırma ve incelemelere bakıldığında, insanoğlu Eski Taş Çağında henüz üretime geçmemiş olup doğada buldukları ile geçinmekte iken Orta Taş ve Yeni Taş Çağında buğday yetiştirmesini, onu hasat etmesini ve öğütmesini biliyordu. Hatta oturdukları evlerin odalarında kerpiçten yapılmış sedirler bulunuyor, ayrıca yatmak için döşekler seriyorlardı.( M.Ö.6500–5500) KALKOLİTİK ÇAĞ. (MADEN-TAŞ ÇAĞI) M.Ö. 5500–3000 Taş Çağından sonraki çağ’a Kalkolitik Çağ denir. Bu çağda taş aletlerinin yanında maden aletleri de kullanılmaya başlanmıştır. Madenin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte insanlık yeni imkânlar elde etmeye başlamış ve bu çağ içinde kentler oluşmaya başlamıştır. Kalkolitik Çağ’ın Anadolu’daki en önemli merkezi Burdur yakınındaki Hacılar yerleşmesidir. Kalay ile bakırın karışımı ile dayanıklı madenlerin elde edildiği çağ ise m.ö. 3000–2000 tarihlenen Tunç Çağı’dır. M.Ö. 2000 yılının başlarında, Asur tüccarları, kereste, bakır v.s. almak ve karşılığında kendi mallarını satmak amacıyla Anadolu’ya gelmişler hatta ticaret merkezi kurmuşlardı. Anadolu’da yazılı sürecin ilk evresi, Asurluların Asur çivi yazısı ile kil tabletlere yazdıkları muhasebe kayıtları ve iş mektuplarıdır.Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Asurlu tüccarların Anadolu’ya yerleşmeleri ve yazıyı kullanmaları, M.Ö. 2000 yılının başlarına rastlamaktadır. Tarih öncesi çağlarda, Karabük yöresinde eski yerleşmenin hangi dönemde başladığını saptamak, geniş çaplı bir arkeolojik araştırma ile mümkün olacaktır. 1998 yılında, İngiliz Arkeolog Dr. Roger Matthews başkanlığında bir ekip “Paflagonya Projesi” adı altında, Çankırı ve Karabük illerini kapsayan 6 haftalık arkeolojik yüzey araştırması yapmışlardır. Bu araştırmanın Karabük bölümünde, Eskipazar ve Ovacık yerleşmeleri ele alınmış ancak, Karabük merkez yöresinde bir çalışma yapılmamıştır. Bölgenin coğrafi olarak çok karışık olmasından dolayı paleolitik ve neolitik dönemlerde insan yerleşmeleri için uygun olmadığı tezini ileri süren Dr. Roger Matthews’in raporuna göre; Eskipazar ve Ovacık yöresinde ve dolayısı ile Karabük ve çevresinde eski yerleşme Erken Tunç devrinde başlamaktadır. Bilimsel bir çalışma olan yüzey araştırmasına göre Karabük ve çevresinde eski yerleşme M.Ö. 3000 – 2000 yılları arasında tarihlenen Erken Tunç çağıdır.
Karabük Sohbet:
Karabük resimleri:
Karabük Tarihi:
Karabük deyince akla ilk gelen, Demir-Çelik Fabrikası ve Bahaddin Gazi’dir. Bilindiği gibi Karabük bir köy ve köy adı iken 3 Nisan 1937 tarihinde temelleri atılan Demir-Çelik Fabrikası ile her geçen gün büyüyen ve gelişen kent’in ve İl’in adı olmuştur. Cumhuriyet’in bir ürünü ve gerçekleşen bir hayali olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası, o günden bugüne sanayinin, bölgenin ve memleketin can damarı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Pek tabii olarak Karabük adı hem de Karabük köyü 1071 Malazgirt savaşı sonrası yöreye gelen Müslüman Türklerin bir ürünüdür. Karabük’ün tarihi söz konusu olduğunda genelde hep Demir-Çelik Fabrikasının kurulduğu 1937 yılından berisi akla gelmiştir. Bu tarihten önce bir köy olan Karabük’ün, bu günkü il coğrafi alanı kapsamında geçmişi ve tarihi eserleri hakkında etraflı bir çalışma olmamıştır. Bu konuda yapılan bazı çalışmalarda ise Safranbolu, Eskipazar, Ovacık ve Eflâni’deki tarihi yer ve eserlerden yola çıkılarak Karabük tarihini ele alan bir metot görülmektedir. Çevre il ve ilçelere nazaran Karabük merkez coğrafyasının tarih sahnesindeki yeri ihtiyatla karşılanabilir. Ancak Karabük merkeze bağlı köy ve yerleşimlerin yer aldığı coğrafyada bulunan tarihi eserler, höyük ve tümülüsüler, kaya mezarları, kale ve kutsal yapılar dikkate alındığında Karabük merkez yöresinin tarihinin eskiye dayandığını görmek mümkündür. ESKİ ÇAĞLARDA KARABÜK YÖRESİ Yazının icadı ve kullanımı ile başlayan devirlere, Tarihsel Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlardenildiği gibi, yazısız kültür devri de denilmektedir. İlkyazı Mısır’da ve Mezopotamya’da Sümerler tarafından milattan önce 3000 yılının başlarında kullanılmakta iken (5000 yıl önce) Anadolu’da ise önce 2000 yılının başlarında,1000 yıllık gecikme ile hayata geçmiştir. Eski milletlere ve medeniyetlere ait bilgilerin çoğu, yazılı tabletlere, kitabelere, arkeolojik bulgulara ve diğer verilere dayanmaktadır. Tarihçiler, tarih öncesi uygarlıkları Taş çağı, Bakır Çağı, Tunç Çağı ve Demir Çağı diye dört bölümde incelerler. M.Ö. 600.000 ile 5500 yılları arası tarihlenen Taş Çağı; Eski Taş Çağı, Orta Taş Çağı, Yeni Taş Çağı diye üç’e ayrılır. Anadolu’da, bu çağlara ait araştırma ve incelemelere bakıldığında, insanoğlu Eski Taş Çağında henüz üretime geçmemiş olup doğada buldukları ile geçinmekte iken Orta Taş ve Yeni Taş Çağında buğday yetiştirmesini, onu hasat etmesini ve öğütmesini biliyordu. Hatta oturdukları evlerin odalarında kerpiçten yapılmış sedirler bulunuyor, ayrıca yatmak için döşekler seriyorlardı.( M.Ö.6500–5500) KALKOLİTİK ÇAĞ. (MADEN-TAŞ ÇAĞI) M.Ö. 5500–3000 Taş Çağından sonraki çağ’a Kalkolitik Çağ denir. Bu çağda taş aletlerinin yanında maden aletleri de kullanılmaya başlanmıştır. Madenin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte insanlık yeni imkânlar elde etmeye başlamış ve bu çağ içinde kentler oluşmaya başlamıştır. Kalkolitik Çağ’ın Anadolu’daki en önemli merkezi Burdur yakınındaki Hacılar yerleşmesidir. Kalay ile bakırın karışımı ile dayanıklı madenlerin elde edildiği çağ ise m.ö. 3000–2000 tarihlenen Tunç Çağı’dır. M.Ö. 2000 yılının başlarında, Asur tüccarları, kereste, bakır v.s. almak ve karşılığında kendi mallarını satmak amacıyla Anadolu’ya gelmişler hatta ticaret merkezi kurmuşlardı. Anadolu’da yazılı sürecin ilk evresi, Asurluların Asur çivi yazısı ile kil tabletlere yazdıkları muhasebe kayıtları ve iş mektuplarıdır.Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Asurlu tüccarların Anadolu’ya yerleşmeleri ve yazıyı kullanmaları, M.Ö. 2000 yılının başlarına rastlamaktadır. Tarih öncesi çağlarda, Karabük yöresinde eski yerleşmenin hangi dönemde başladığını saptamak, geniş çaplı bir arkeolojik araştırma ile mümkün olacaktır. 1998 yılında, İngiliz Arkeolog Dr. Roger Matthews başkanlığında bir ekip “Paflagonya Projesi” adı altında, Çankırı ve Karabük illerini kapsayan 6 haftalık arkeolojik yüzey araştırması yapmışlardır. Bu araştırmanın Karabük bölümünde, Eskipazar ve Ovacık yerleşmeleri ele alınmış ancak, Karabük merkez yöresinde bir çalışma yapılmamıştır. Bölgenin coğrafi olarak çok karışık olmasından dolayı paleolitik ve neolitik dönemlerde insan yerleşmeleri için uygun olmadığı tezini ileri süren Dr. Roger Matthews’in raporuna göre; Eskipazar ve Ovacık yöresinde ve dolayısı ile Karabük ve çevresinde eski yerleşme Erken Tunç devrinde başlamaktadır. Bilimsel bir çalışma olan yüzey araştırmasına göre Karabük ve çevresinde eski yerleşme M.Ö. 3000 – 2000 yılları arasında tarihlenen Erken Tunç çağıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder